devamı için : http://www.kotubilgi.com/paypal-nedir.html
28 Şubat 2014 Cuma
PayPal Nedir?
devamı için : http://www.kotubilgi.com/paypal-nedir.html
Bios Sesli Hata Mesajları
Bilgisayarın başlamasını engelleyecek herhangi bir hatada ya sesli ya da POST hata mesajları alırsınız. İyimser olmanın bir alemi yok. Dolandırmadan söyleyeceğim. Sesli hata mesajları genellikle ölümcül, POST mesajları ise genellikle uyarı niteliğindedir. Genellikle diyorum çünkü, ekran kartı arızasını işaret eden bir sesli hat mesajı sadece ekran kartınızın yerinden oynamasıyla da ortaya çıkabilir.
Sesli Hata Mesajları
devamı için: http://www.kotubilgi.com/bios-sesli-hata-mesajlari.html
Linux işletim sistemi nasıl kaldırılır? (MBR, fixmbr, grub, lilo)
devamı için:
http://www.kotubilgi.com/linux-isletim-sistemi-nasil-kaldirilir-mbr-fixmbr-grub-lilo.html
27 Şubat 2014 Perşembe
E, G , 2G, 3G, 4G, H, H+ ve GPRS, EDGE, UMTS, LTE nedir?
Parantez içindeki hızlar sırayla İndirme/Download-Gönderme/Upload olarak belirtilmiş ve D-U olarak kısaltılmıştır.
GSM ağını kullananlar, 2.Jenerasyon olarak kabul edilir.
G : (D:53,6 Kbit/s – U:26,8 Kbit/s): GPRS‘in kısaltmasıdır. GPRS açılımıGeneral Packet Radio Service dir.
devamı için
http://www.kotubilgi.com/e-g-2g-3g-4g-h-h-ve-gprs-edge-umts-lte-nedir.html
26 Şubat 2014 Çarşamba
Yumurtanın taze olduğunu nasıl anlarsınız?
25 Şubat 2014 Salı
Ütünün icadı
1883 yılında ütüyü kablosuz hale getirip daha güvenli bir hale getirdi. Çalışma sistemi günümüzdeki sistemle çok benzerdi. kablonun prize takılması ve ısıtılması gerekiyor,
devamı için:
http://www.kotubilgi.com/utunun-icadi.html
24 Şubat 2014 Pazartesi
Naylonun icadı
devamı için
http://www.kotubilgi.com/naylonun-icadi.html
Kilidin icadı
İlk kilitlerin çalışma makenizması şöyledir: Sürgü üzerindeki deliklere pimlerin girmesi ile kilitleme sağlanırken, pimleri boşa çıkaran t anahtar sistemiyle de kilidin açılması temin edilir.
devamı için
http://www.kotubilgi.com/kilidin-icadi.html
21 Şubat 2014 Cuma
Artık Hastanede Kanınızı Robotlar Alacak
devamı için
http://www.kotubilgi.com/artik-hastanede-kaninizi-robotlar-alacak.html
GENİŞ KALÇALARI ERİTMEK İÇİN İKİ ALTIN KURAL
Kalça yağları geniş kalçalı kadınlar için başlı başına bir sorun. Ne kadar diyet ya da spor yaparsanız yapın ne kadar kilo verirseniz verin kalçalarda ki yağları eritmek zor hatta neredeyse imkansızdır. Geniş kalçaları eritmek için öncelikle bir uzman eğitmenlerden yardım alarak, planlı bir egzersiz programı uygulanmalıdır.
devamı için
http://www.kotubilgi.com/artik-hastanede-kaninizi-robotlar-alacak.html
Erkekler Gerçekten Sever mi?
devamı için
http://www.kotubilgi.com/erkekler-gercekten-sever-mi.html
İnsan Beyni Rüyaları Neden Hatırlar ?
devamı için
http://www.kotubilgi.com/insan-beyni-ruyalari-neden-hatirlar.html
Sezaryen Mi? Yoksa Normal Doğum Mu?
Bebeğini dokuz ay karnında taşıyacak olan sevgili anne adaylarına, bu heyecan dolu bekleyiş sürecinde karar vermelerini kolaylaştıracak birkaç ipuçları ile yardımcı olmaya çalışacağız..
Doğum sonrası hastanede kalma süreleri göz önüne alındığında normal doğumda annenin hastanede kalma süresi sezeryanla doğum yapan annelerin hastanede kalma sürelerinden daha kısa olmaktadır.
Sırayla diğer durumlardan bahsedilecek olunursa, eğer şartlar uygun, herşey normal seyrinde ilerliyorsa bebeğin kilosu fazla değilse(4,5 kilo ve üstü), doğum esnasında bebeğin kalp atışları düşmüyorsa normal doğum tercih edilmelidir. Bu ve benzeri sebepler söz konusu değilse doğal yolu tercih etmek daha makul olacaktır. Bunun bir avantajı da tekrar hamile kalma olasılığıdır. Birden fazla çocuğa sahip olmak isteyen ebeveynlerin dilediğince çocuk sahibi olma ihtimali normal doğumla sezeryana oranla yüksek olup sezeryanda daha fazla çocuk sahibi olma ihtimali sınırlı kalmaktadır. Elbetteki bu aşamalarda doktorunuzun tavsiyelerine de kulak vermeniz son derece önemlidir.
Sezeryan ile anne adayının doğum gerçekleştikten sonra kendini toparlama, kilolarından kurtulup eski formuna geri dönme süresi normal doğuma oranla sınırlı ve uzun sürelidir. Elbetteki düzenli, yerinde beslenme alışkanlıkları ve uyku düzenini dengeye oturtan ve spora yeterli şekilde önem veren annelerin vücudunu toplama ve kendini eskisi kadar dinç hissetme durumu süreyi kısaltacaktır.
Genellikle anne adaylarının büyük korkusu haline gelmiştir normal doğum.. Korkmayın.. Eğer bu konuda kendinizi bilinçlendirir ve normal doğumun faydalarını göz önüne alırsanız korku yerini, “normal doğum yapmak istiyorum” sonucuna bırakacaktır.
Hamilelik döneminde tekrar hatırlatmak gerekir ki doktorunuzla iletişimi güçlü tutmalı ve sürekli diyalog halinde olmalısınız. Böylelikle hamileliğinizin her adımını içiniz rahat ve sağlıklı bir şekilde geçirmiş, yaşanabilecek ufak sorunların önlemini en baştan almış olursunuz.
Tercihiniz ne olursa olsun, ister sezaryenle doğum yapın isterseniz normal doğum tercih edin, hamilelikte dikkat etmeniz gerekenlerin üzerine eğilmelisiniz. Yediklerinize, ağır kaldırmamaya özen göstermeli, bebeğinize zarar verecek her türlü durumdan kaçınmalısınız.
Bu konuda söylemek istediklerinizi ve deneyimlerinizi bizimle paylaşın.. Sizin gibi diğer anne adayları ve anneler paylaşımlarınızdan mutluluk duyacaklardır. Sevgiyle ve sağlıkla kalın..
BİLİM ADAMLARI HAMAM BÖCEKLERİNİ KİNECT SENSÖRLE YÖNLENDİRMEYİBAŞARDILAR
devam için :
http://www.kotubilgi.com/bilim-adamlari-hamam-boceklerini-kinect-sensorle-yonlendirmeyi-basardilar.html
Mide Ağrısı için Lifli Besinler Tüketin
Vücut için zararlı olan besinleri hepimiz az çok tahmin edebiliriz değil mi.. Daha az fast-food daha fazla sebze ve meyve tüketimi.. Tabi mevsimine göre.. Tuz ve şekerin fazlasından kaçınmanız gerek.. Bunun yerine kalp dostu, vücuda faydalı besinler tüketmelsiniz..
Lifli gıdalar, sindirim esnasında gıdaların parçalanmasını sağlayan hidroklorik asidi kontrol altında tutar.. Tam tahıllı besinleri unutmayın.. Buğday, çavdar, yulaf gibi besinler tüketmeye özen gösterin.. Brüksel lahanası, havuç gibi sebzeler lifli besinlerdir, lütfen sevmesenizde yemeye çalışın.. Lifli besinler kalp krizi riskini ciddi boyutta düşürüyor.
Lifli besinler, iç organlarınızı güçlendirerek onların daha işlevsel çalışmasına katkıda bulunuyor.. Çözünebilir lifler, kandaki kötü kolestrolü düşürmekle beraber, çözünemeyen lifler ise; mideyi ve bağırsakları güçlendiriyor.
Görüldüğü üzere lifli besinlerin faydası saymakla bitmiyor.. Günlük ihtiyacınız kadar lifli besin tükettiğinizde kendinizi daha sağlıklı hisssedeceksiniz, ve organlarınıza güç vereceksiniz..
Mide ağrısını hafifletmek mideyi sakinleştirmek için tüketeceğiniz besin grupları daha çok lifli besinler olmalı ki hem vücudunuza zarar vermemeli hem de ağrınızı dindirmeli.. Mide ağrısı geçene kadar ağır besinlerden uzak durmalı, daha çok hafif besinler tüketmelisiniz.. İhtiyacınız olansa lifli besinlerin içerisinde mevcut.. Midenizi yormayacak besinler ağrınızı daha kısa sürede geçirecektir. Yemek lokmalarını hızla değil, iyice çiğnedikten sonra yutmakta midenizin işini kolaylaştıracak yöntemlerden bir tanesi.. Mide ağrınız geçene kadar süt ve süt ürünleri tüketilmemesi de tavsiye olunuyor. Çünkü bazı bünyelerin süt ve süt ürünlerine karşı duyarlılığı işi zorlaştırabileceği gibi gaz yaparak kişinin daha fazla ağrı çekmesine de sebep olabiliyor. Bu faktörlere dikkat ettiğiniz taktirde gene de bir iyileşme sağlayamıyor ve ciddi bir durumdan endişeleniyorsanız bir hekim yardımı almalısınız..
Dudak Çatlamalarına Son
devamı için :
http://www.kotubilgi.com/dudak-catlamalarina-son.html
20 Şubat 2014 Perşembe
İlk Yoğurt nasıl oluştu?
Genelilikle kaynatılıp ılık hale getirilen süte az miktarda eski yoğurdun eklenmesiyle yapılır. Ilık olan sütün ortasına, daha önceden ayrılmış ve suyla karıştırılarak inceltiimiş bir miktar yoğurt yavaş yavaş eklenir. Üzeri kapatılır ve soğumaya alınır.
devamı için:
http://www.kotubilgi.com/ilk-yogurt-nasil-olustu.html
19 Şubat 2014 Çarşamba
İlk Kağıt para nasıl çıktı
Para kağıt icat edilmeden önce, deniz kabuğundan kıymetlii metallere kadar çeşitli mallar değişim aracı olarak kullanıldı. Tarihteki ilk madeni para basımı I.Ö. VII. yy’ da Anadolu’ da Lidyalılar tarafından gerçekleştirildi.
devamı için
http://www.kotubilgi.com/ilk-kagit-para-nasil-cikti.html
Gebelikte Alınacak Vitamin-Mineraller
devamı için:
http://www.kotubilgi.com/gebelikte-alinacak-vitamin-mineraller.html
Hamilelikte Önerilen Besin Grupları neler?
Gebelik döneminde tüketilmesi gerekenler Süt, yoğurt, kefir, probiyotik yoğurt, ayran, peynir. Bu besinler protein, kalsiyum, fosfor, B2 vitamini, B12 vitamini, A vitamini olmak üzere besinsel olarak oldukça zenginlerdir.
2- ET GRUBU:
Bu grupta
Hayvansal kaynaklar: Et, balık, tavuk, hindi, yumurta, peynir bulunur
Bitkisel kaynaklar: Kurufasulye, mercimek, nohut, bezelye, ceviz, fındık,
Et grubu protein, demir, çinko, fosfor, magnezyum, B6, B12, B1, A vitamini ve bitkisel protein kaynakları olarak posa içerirler.
3-SEBZE VE MEYVE GRUBU:
Gebelik döneminde alınacak olan sebze ve meyveler Vitamin, mineral ve posa açısından oldukça zengindirler. Antioksidan özelliklerinin yanı sıra kalsiyum, demir, magnezyum, folik asit, A, C, E, B2 vitamini açısından sağlıklı beslenmeye destek sağlarlar.
4- TAHIL GRUBU:
Tahıl ve tahıl ürünleri olarak değerlendirdiğimiz, un, bulgur, pirinç, mısır, çavdar, yulaf, gevrek, ekmek, unlu çorbalar vb. içerir. Özellikle B 1, B12 ve diğer B grubu vitaminler açısından zengin olan tahıllar ayrıca posa ve mineraller açısından da zengindirler.
YAĞ – ŞEKER:
Bu gruptaki yiyecekler vücuda enerji sağlarlar. Bitkisel sıvı yağlar, tereyağı vb. reçel, bal Pekmez, şeker gibi yiyeceklerle ve diğer besinlerle görmeden aldığımız yağ ve şekerler olarak değerlendirebiliriz. Enerji açığını kapatmak, tat vermek amaçlı kullanılmalarının yanı sıra özellikle bitkisel sıvı yağlar E vitamini ve Omega 3 kaynağı olarak kullanılabilmektedir.
GEBELER İÇİN ÖNERİLEN 1 GÜNLÜK BESİN GRUPLARI MİKTARLARI:
ET GRUBU 3 Porsiyon
SÜT GRUBU 3-4 Porsiyon
MEYVE-SEBZE GRUBU 4- 6 Porsiyon
TAHIL GRUBU 5-8 Porsiyon
YAĞ – ŞEKER 30-35 GR
Gebelikte zayıflayabilir miyim?
Anne adaylarının en çok merak ettiği konulardan biri de gebelik sürecinde kilo verilip verilemeyeceğidir. Bu özel durum sağlık durumunu tehdit ediyorsa mutlaka doktor ve diyetisyen ( Belenme ve diyet uzmanı ) tarafından değerlendirilmelidir. Ancak gebelikte kilo verme sağlıklı bir uygulama değildir. Gebeliğin son 3 ayında ise bebeğin zeka gelişimi açısından çok önemli bir süreç olduğu için kilo problemi ne seviyede olursa olsun ZAYIFLAMA PROGRAMI UYGULANMAMALIDIR.
Kilo artışı nasıl olmalıdır ?
- 1. trimesterde 1-1,5 kg
- 2. ve 3. trimesterde 5kg/hafta
Çoğul gebeliklerde ağırlık kazancı (kg)
İkiz gebelik………………….18–20
Üçüz gebelik…………………22-27
Gebelik sürecinde yeterli kilo kazanmama anne adayının sağlığını da tehdit etmektedir. Gebelik döneminde düşük kilo kazanımının anne adayları arasında oldukça üzerinde durulan ve talep edilen bir konu haline geldiği görülmektedir. Doğum sonrasında, gebelik sürecinde kazanılan kiloların verilemeyeceği gibi bir endişe anneleri gebelikte düşük kilo kazanmaya itmektedir. Düşük kilo ile
gebelik bu bebeklerin de ileriki dönemlerde kalp-damar hastalıkları, Tip 2 Diyabet ve tansiyon hastalığı gibi kronik hastalıklara yakalanma risklerinin daha yüksek olduğunu göstermektedir.
18 Şubat 2014 Salı
Mezarlar ve Tarihteki Gelişimi
Buzdolabının İcadı, Bulaşık Makinesinin İcadı, Çamaşır Makinesinin İcadı, Dikiş Makinesinin İcadı, Elektrikli Süpürgenin İcadı
BULAŞIK MAKİNESİ: 19. yüzyılın sonlarında birçok kadın araştırmacı bulaşık yıkayacak bir makina yapabilmek için değişik fikirler öne sürüyordu. Ancak ilk patent 1885′te Josephine G. Cochran tarafından alındı ve 1889’ da tarihin ilk elektrikle çalışan ilk bulaşık makinesini yapmayı başardı. Sistemi çok basitti: Alt kısımda yeralan iki silindir ile pompalanan su vesabun, makinanın içinde bulaşıkların dizildiği raflara pompalanıyordu. Daha sonra yenidenpompalanmak üzere emici silindirler bu suyu çekiyordu. Evlerde kullanılmak üzere üretilen makinalar, yan taraflarında bulunan kol yardımı ile çalıştırılıyordu. Daha büyük ihtiyaç görülen işyerlerinde ise buhar gücünden faydalanılıyordu. Sonraki yıllarda ise, sistem daha da geliştirilerek günümüzdeki halini almıştır.
ÇAMAŞIR MAKİNESİ: 1906’ da Ala Fischer, ilk çamaşır makinesini icat etti. Makinenin içine yatay olarak yerleştirilmiş metal tamburlara kirli çamaşırlar konuluyordu. Tambur, elektrik-motoru-nedir-nasil-calisir/” title=”" >elektrik motoru yardımıyla döndürülüyor ve hareket sırasında çamaşırlar sürekli suyla temas ederek temizlenmiş oluyordu. Bu sistem günümüzde kullanılan otomatik çamaşır makinesinin de temelini oluşturmaktadır. İlk kurutuculu çamaşır makinesi ise 1924’ te yapıldı. Çamaşır makineleri bu tarihten itibaren sürekli gelişerek günümüzdeki halini aldı.
DİKİŞ MAKİNESİ: 1830’ da Barthelemy Thimonnier ilk dikiş makinesini icat etti. Makinede ayak pedalıyla döndürülen bir tekerlek, iğneyi kaldırıp indiriyordu. O dönemlerde pek çok terzi, işini kaybedeceğinden korkup bu makinelerin 80 tanesini tahrip etmişti. Daha sonradikiş makinelerinin elektrik-motoru-nedir-nasil-calisir/” title=”" >elektrik motoru kullanan ve çok daha hassas modelleri geliştirilmiştir.
ELEKTRİKLİ SÜPÜRGE: 1901’ de Hubert Booth tarafından ilk elektrikli süpürgeyi icat edildi. Booth’ un elektrikli süpürgesi öylesine büyüktü ki atlı bir arabayla çekilmesi gerekiyordu. Fakat süpürgenin performansından herkes etkilenmişti; öyle ki İngiliz Kralı VII. Edward taç giyme töreninden önce salondaki halının bu süpürge ile temizlenmesini istemişti. Booth bu icadın ardından British Vacuum Company adlı bir şirket kurdu(1901). Bu alet yakıtla çalışıyor ve taşıması oldukça zahmetli oluyordu. At arabaları sayesinde taşınan bu alet işçiler tarafından kullanılırdı. Pencerelerden uzatılan bir hortum sayesinde evlerin içinde temizlik yapılabiliyordu. Bu icat çok başarılı olmuştu ve çok iş yaptı.
16 Şubat 2014 Pazar
Yazının Bulunuşu, Takvimin Bulunuşu, Matbaanın Bulunuşu, Mürekkebin Bulunuşu, Paranın Bulunuşu
Takvim: Evrende bizim için en önemli iki astronomik hadise güneş ve ayın hareketleridir. Takvimler de bu önemli astronomik hadiselere göre ayarlanırlar. Bugün kullandığımız Gregoryen takvimini, M.Ö. 45 yılında Sezar hazırlamış. Bu takvimin başlangıcı da Cleopatra ile ilk buluşma tarihleriymiş. Fakat bu takvim 128 yılda bir 1 gün attığından kullanım olarak pek mantıklı değildi. Daha sonra çeşitli düzenlemelerle kullanımda da pratiklik sağlanmıştır.
Matbaa: Matbaa aslında Gutenberg’in yaşadığı çağdan 6-7 yüzyıl önce biliniyordu, kullanılıyordu ve onunla sayısız kitap basılmıştı. Klasik Batı kaynaklarından yapılan aktarmalarla düzenlenmiş ansiklopedilerimize, ders kitaplarına bakarsanız, matbaa denebilecek ilk çalışmalar Çin’de başlatılmıştır. Onlardan binlerce yıl evvel, Mezopotamya kavimleri, aynı yolla hazırladıkları klişeleri yumuşak kile bastırıyor, bu kili sayfa biçiminde pişirip sertleştiriyorlardı. Çinlilerin tek üstünlüğü, kil tablet yerine kâğıt kullanmış olmalarıdır. Matbaa için gerekli çalışmaları yapan en önemli kişi Johann Gutenberg’dir. Gutenberg matbaanın mucidi olarak bilinir ve 1439 yılında bu buluşu yaşama geçirmiştir. Fakat Gutenberg biraz saf bir karaktere sahipti bu yüzden ilk basılan İncil bile Bay Gutenberg tarafından değil, aslında makinesine el koyan ortağının oğlu tarafından matbaaya verilmiştir.
Mürekkep: Kağıdın icadıyla paralel olarak kullanılmaya başlanan mürekkep, ilk olarak Çinliler tarafından bulunmuştur. MS 400’ de yaklaşık olarak bugün kullandığımız halini almıştır. Renk pigmentleri veya boyar maddelerin sıvıda çözündürülmesiyle elde edilen mürekkebin ilk dönemlerdeki hammaddesi ise yanmış çam odunu, kuzu yağı, eşek derisi jölesi ve miskti.
Para: Para, ilk kez MÖ 700’ de Lidya’ da malların alımı için kullanıldı. Yoğun olarak ticaretle uğraşan ve bir Anadolu uygarlığı olan Lidya’ da paranın ilk formu değerli maddeden oluşmaktaydı. Altın ya da gümüş, en çok kullanılan para hammaddesiydi. MÖ 700 yılına gelene kadar insanların ekonomik ilişkilerinde kullandıkları en yaygın metot “barter” yani değişim sistemiydi. Buğday almak isteyen, yerine eşit miktarda pirinç kullanabiliyordu.
15 Şubat 2014 Cumartesi
Kan Nedir? Kan Bağışı Nasıl Olur? Kimler Kan Verebilir?
Akciğerden aldığı oksijeni dokulara ve dokularda üretilen karbondioksidi ak
14 Şubat 2014 Cuma
Soğan konusu elden nasıl gider
Elektriğin İcadı, Transistörün İcadı, Lazerin İcadı, Mekanik Saatin İcadı, Mikroskobun İcadı
Transistör: Transistör, bir devreyi açıp kapayan, bir sinyali güçlendiren, farklı dirençteki devre parçalarını birbiriyle uyumlu hale getiren bir devre elemanıdır. 1947 yılında John Bardeen, Walter Brattain ve William Shockley’in yaptığı çalışmalar sonucunda bulunmuştur.Transistör tarihte elektrik ve elektronik cihazların gelişiminde çok büyük öneme sahiptir.
Lazer: “Light Amplification by the Stimulated Emission of Radiation” kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır. İlk kez 1917 yılında Albert Einstein tarafından “hayal edilmiş”. 1954′te “maser” denilen lazerLazern öncüsü bir teknoloji bulunmuş. Bu teknolojilazerdeki “light” kelimesi yerine “microwave” kelimesinin koyulmuş halidir. Lazerden tek farkı görünmez olmasıymış. 1958′de “maser”in mucitleri Charles Townes ve Arthur Schawlow, görünür bir lazer üzerinde çalışmışlar ancak ilk optik lazer ışınını yaratan kişi Theodore Maiman olmuş. 1960 yılında da aynı bilimadamları tarafından günümüzde çok daha gelişmiş şekilleri kullanılan lazer bulunmuştur.
Mekanik Saat: 1577′de dakikayı gösteren ilk saat yapılmış. Jost Burgi’nin amacı, astronomların kullanacağı bir yardımcı üretmekmiş. 1656′da sarkaç icat edilmiş, bu da saatleri daha güvenilir hale getirmiş. Koluna saat takan ilk kişi ise Fransız matematikçi ve filozof Blaise Pascal. Yıllardan 1660. Saat kavramını standartlarına oturtan ise 1878′de Sir Sanford Fleming olmuş.
Mikroskop: Lensler ve büyüteçler, Antik Yunan uygarlığında bile biliniyormuş. Ancak onlar bu lensleri yapmayı değil, sadece ortası kenarlarından daha geniş kristallerin etkilerini biliyormuş. 1590′da iki gözlük imalatçısı Zaccharis Janssen ve oğlu Hans, bir tüpün içine dizdikleri lenslerin yakındaki bir cismi 10 kat yakına getirdiklerini fark etmiş. 1700′lü yılların başında Anton van Leeuwenhoek, 270 kat büyüten bir mikroskop yapmış ve olaylar gelişmiş
2014 Estetik Trendleri
13 Şubat 2014 Perşembe
Bilim Erkek Kısırlığı İçin Birleşti
12 Şubat 2014 Çarşamba
Parfümün İcadı, Sabunun İcadı, Kol Saatinin İcadı, Termosun İcadı, Ütünün İcadı
Sabun: Geçmişi M.Ö. altı binlere kadar uzanan sabun kullanımı, zamanla günlük yaşantımızın önemli bir parçası haline geldi. Fenikeliler sabunu bulana kadar, kül ve kil geleneksel temizlik aracı olarak kullanıyordu. M.Ö. 600′de bulunan ve kullanımı ortaçağda genişleyen sabun, tarih içinde kimi zaman değerli bir değiş tokuş aracı olarak kimi zamansa ilaç olarak kullanıldı. Geçmişte Fenikeliler ile Galyalılar arasında önemli bir takas aracı olansabun, Roma döneminde, kadınların en gözde temizlik aracı haline geldi.
Kol Saati: Fransa’da yaşayan Brezilyalı pilot Alberto Santos’un en büyük tutkusu uçmaktı. Ancak saatle ilgili önemli bir sorunu vardı. O zamanlarda herkes köstekli saat kullanıyordu ve bu yüzden hem iki eliyle uçağı kullanıp hem de cebinden çıkarması gereken saatine bakamıyordu. Havadayken de zamanı öğrenebilmek için arkadaşı Louis Cartier’den yardım istedi. Cartier 1904 yılında saat yapımcısı Edmond Jaeger’in yardımıyla ilk kol saatini hazırladı. 1906 yılında Santos yeni bir rekor kırdığından emin olmak için uçağından çıkarken saatine bakınca bunu gören kalabalık bu garip saati beğendi ve bir anda Cartier’ye yeni saat siparişleri yağdı.
Termos: Vakumlu yani havasız ortamın izolasyon özelliği, 1643 yılından, Toricelli’nin bugünkü termometrelerin atası olan civalı barometreyi icadından beri biliniyordu. Ne var ki yaratılan vakumu muhafaza edebilecek, aynı zamanda da ısıyı iletmeyecek lastik türü malzemelerden o zamanlar kimsenin haberi yoktu. Termos başlangıçta kahve veya soğuk suyun sıcaklığını muhafaza etmek için değil, bir laboratuar aleti olarak sıvı ve gazları muhafaza etmek amacı ile tasarlandı. İngiliz fizikçi Sir James Dewar, 1890′lı yıllardaki bu buluşunun patentini hiç bir zaman almadı ve bilimsel kuruluşlara bağışladı. Termosun çalışma prensibi çok basittir; vakumlu bir ortamda hava molekülleri de olmadığından ısı ilet ilemez. Cismin ısısı başlangıçta ne ise o halde kalır. İçerden dışarıya, dışardan içeriye ısı geçişi olmaz. Termosun içine kahve konulursa ısısı dışarı kaçamayacağı için kahve sıcak kalır, soğuk su koyarsanız dışarıdan içeriye ısı giremeyeceği için su ısınmaz, soğukluğunu muhafaza eder. Dewar’ın Alman asistanı Reinhold Burger bu cihazdaki ticari geleceği iyi gördü ve 1903′de Almanya’da patentini aldı. Hatta ismi için ödüllü bir yarışma dahi açtı. Kazanan isim Yunanca ‘ısı’ anlamına gelen ‘Thermos” oldu.
Ütü: İnsanlar giysilerindeki kırışıklıkları düzeltebilmek için uzun uğraşlar vermişlerdir. Bu uğraşılar sonunda değişik yöntemler bulmuşlardır. Başlarda odun, cam , mermer gibi aletlerle beraber taşların ısıtılıp giysilerin üzerinde gezdirilmesi ile ütünün temelleri atılmaya başlandı. Ocaklarda ısıtılarak kullanılan ütüler zamanla kor ve kömür ile ısıtılan içi oyuk ütü şeklini aldı. İlk sapı olan bir demir parça ile ütüleme işleminin yapılması 17. yüzyılda gerçekleşmiştir. 19. yüzyılda ise ocak ya da sobaların ısıtıcı olarak kullanılması standart hale gelmiştir. Henry W. Seely (ABD) ilk defa ütünün taban kısmını ısıtmak için elektrik kullandı ve 1882 de elektrikli ütüyü icat etmiş oldu. Ütü iki karbon tabaka arasında oluşan elektrikarkının oluşturduğu yüksek direnç ve oluşan enerji ile ısınıyordu.
11 Şubat 2014 Salı
Aspirinin Bulunuşu, İcadı
1829 yılında bilim adamlarının söğüt ağacının yaprağında bulunan ”salisin” maddesinin içeriğinde ağrı kesici özellik barındırdığını keşfetmelerinin ardından üzerinde yapılan çeşitli çalışmalar sonucu aspirin ilk olarak 1853′de Carl GERHARDT tarafından bulundu. Kimyasal adı ”asetilsalisilik asit” olan aspirinin tıbbi özelliklerini üzerinde çalışarak Heinrich DRESSER tarafından keşfedildi. Kimyasal üretimde yaklaşık olarak 110 yıllık bir geçmişe sahip olan aspirin, alternatif tıp alanından bakılacak olursa çok eski çağlardan beri söğüt ağacının kabuk ve yapraklarının kayanatılarak ağrı kesici olarak kullanılması neredeyse 3500 yıllık bir geçmişe sahip…
Kondansatör Nedir? Nasıl Çalışır?
Genel olarak “C” harfi ile sembollendirilir. Birimi ise ” F ” Farad’ tır.Aşağıdaki gibi çeşitli sembollerle gösterilir.
Alternatif akım (AC) ve Doğru akım (DC) devrelerinde gerilim depolamada ,güç katsayısı yükselmek için (daha çok fabrikalarda motorların çok olduğu yerlerde) ,rezonans halinde ve süzgeç devrelerinde(Adap- tör ve güç kaynaklarında tam DC elde etmek için) kullanılır.
Kondansatör Çeşitleri
1. Elektrolitik (Kutuplu) kondansatörler ,
2. Mercimek tipi (Kutupsuz yani + ve – farketmez) kondansatörler ,
3. Trimmer (Ayarlı) kondansatörler ,
4. Varyabl ( Daha çok radyolarda frekans ayarında kullanılır) kondansatörler ,
olarak 4 grupta toplayabiliriz.Fakat bazen yapıldıkları dielektrik maddesine göre de isim alırlar.Mesela yağlı ,polyesterli ,havalı ,kağıtlı kondansatör gibi.
Kondansatörlerin Bağlantı Şekilleri
1. Seri Bağlantı : Bu bağlantıda kondansatörler birer ucundan birbirine eklenmiştir.Her kondansatörde
farklı gerilim düşer. Toplam kapasite (CT) ise kondansatörlerin bire bölümlerinin toplamına eşittir. Toplam direnç (RT) ise dirençlerin cebirsel toplamına eşittir.
2. Paralel Bağlantı : Bu bağlantıda kondansatörlerin uçları birbirine bağlanmıştır. Her kondansatörde aynı gerilim düşer. Toplam kapasite (CT) ise kondansatörlerin cebirsel toplamına eşiKondansatörrışık BağlantKondansatörlantıda kondansatörler seri ve paralel olarak bağlanmıştır.Toplam kapasite (CT) ise seri kondansatörlerin paralele çevrilip ( önce seri kolların toplam kapasitesini bularak ) , parakondansatörlerin cebirsel toplamına eşittir.
Kapasite; iletkenin yükünün ( Q-Kulon ) uygulanan potansiyel farkına ( U-Volt ) oranıdır ve ” C ” ile gösterilir.
Kondansatörlerin Direnci
Kondansatörler AC gerilime az ,DC gerilime çok direnç gösterir.Bu direnç şöyle hesaplanır;
Bu formülde değişik olarak ” F ” frekans birimi Herz (saykıl / saniye ) olarak bulunur.
10 Şubat 2014 Pazartesi
Periskop Nedir?
Akıllı Saat Pazarı ve Casio
Saat sektörünün en ileri gelen markası olan Casio saat Türkiye’de en çok tercih edilen saat modellerini üretmeye devam ediyor. Son dönemlerin teknoloji ve saat sektörünün ortak paydası olmayı başaran ürünü akıllı kol saatleri özellikle Casio adı altında piyasaya sunulduğundan beri insanlar için farklı bir anlam ifade ediyor. Giyilebilir teknoloji ürünleri özellikle 2 yıl içerisinden bir hayli arttı. Bunun en büyük nedenlerinden biri sanılanın aksine insanların ihtiyaçları gereği değil aslında dünya devi markaların birbirleri ile olan rekabetleri sonucu böyle bir artış söz konusu olmaktadır. Tabi bu ürünlerde artış olması en çok yine insanlara ve teknoloji sevenlerin işine geliyor. Casio akıllı saatler henüz 2012 yılında iken meraklıları ile buluşmuştu. Zamanla çeşitli gelişmeler ve yenilikler yapılmıştı. Ancak Sony, Qualcomm, Samsung gibi markaların henüz yeni ürettiği akıllı saatler özellik olarak Casio’dan bir adım daha önce olmayı başardılar.
Söz konusu giyilebilir teknoloji olduğu için sektörün dışındaki firmalardan da çeşitli ataklar yapılıyor. Örneğin; Nissan markası otomobil pazarının en dikkat çeken ve tercih edilen firması olmasına karşın geçtiğimiz günler yapılan bir fuar ile birlikte akıllı saatlerini piyasaya sunacaklarının haberini verdi. Durum teknoloji ve kol saat olduğunda ise Casio’nun daha ne kadar sessiz kalabileceği ise gerçekten merak konusu oluyor. Casio saat dünyasının en yenilikçi ve uygun fiyatlar dahilinde satış yapan firmasıdır. Söz konusu giyilebilir teknoloji olarak adlandırılıyor olsa dahi aslında yine de kol saati üretiliyor. Ancak üretilen kol saatleri geçmiş zamandaki alışılmış kol saatlerinden biraz farklı olarak daha işlevsel özellikleri ve fonksiyonları bulunuyor. Örneğin; Nissan’ın piyasaya sunacağı saat modellerinin arabalara ait yol ve sürüş bilgisi vereceği söyleniyor. Bu diğer kol saatlerinde olmayan veya sonradan eklenebilecek bir özellik olarak kabul edilebilir.
Casio akıllı kol saatleri ise yenilikçi anlayışını yeni modelleri ile birlikte saat severlerin tekrar hizmetine sunacak gibi görünüyor. Zamanın her zaman ilerisinde olmayı kurulduğu ilk günden bu yana başarabilen Casio, dijital saat modellerinin yanı sıra F91-W modelleri ile saat sektörünün kol saat modelleri arasında efsane modelini de üretmeyi başarmıştır. Akıllı saatlerin revaçta olduğu gözle görülür bir şekilde ortada. Durum böyle olunca Casio gibi kaliteli markaların satış rakamlarında başarıya ulaşması bir hayli kolay oluyor. Küçük çaplı firmaların ürettiği modellerde yeterli özellik ve beklentileri karşılayamaması dünya devi markaların işine gelerek kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılayabiliyorlar. Teknoloji dünyasında akıllı saat pazarına yatırımların farklı markalar tarafından yapılacağı da söyleniyor.
Kablosuz İletişim Nasıl Başladı?
Bilinen ilk kablosuz iletişim olan ”sesle iletişim”, ormandaki canlıların birbirleri ile iletişimi, dumanla haberleşme gibi örnekler vermek yanlış olmaz. En eski elektromanyetik wireless sistemi, dumanla haberleşmeyi baz alan bir yapıdır. Beynin bilgiyi Wirelessiçin, gözün dumanla oluşan sinyalleri algılaması gerekir. Wireless sisteminde de aynen dumanla haberleşmede olduğu gibi havada yayınlanan elektromanyetik dalgaları algılayan antenler veriyi; TV, radyo gibi cihazlara aktarır.
Bildiğimiz kadarıyla wireless iletişimi, Maxwell ve Hertzin elektromanyetik dalgalar hakkındaki çalışmalarıyla başlamış olsa da, bu noktada asır çığır açan çalışma Tesla’nın bu dalgalar üzerinden nasıl veri iletildiğini göstermesiyle olmuştur. 1898 yılında Marconi bir gemiden sahille haberleşmesiyle ilk radyo resmen doğmuş oldu. Tesla bu çalışmayı ilk başlatan kişi oldu fakat Markoni bu çalışmayı halka daya yararlı bir hale getirdi ve 1909 da Nobel ödülüne layık görüldü. İlerleyen yıllarda radyo (daha sonra televizyon) bütün dünyaya yayıldı. Halk arasında radyo ve televizyon için kablosuz iletişim terimini kullanmayız fakat bilimsel anlamda öyleler.
Teknoloji geliştikçe araba radyolarını örnek verecek olursak, hareketli iletişimde oluşturulmuştur. Bir çok araştırma, eğlence yayınlarının yapılmasına olanak sağladı. 1930 sonlarına doğru geniş bir wireless veri transfer ağı yer aldı.
9 Şubat 2014 Pazar
Replika Ürün Nedir? Nasıl Anlaşılır?
Replika, sözlük anlamında bir şeyin birebir kopyası anlamına gelmektedir. Buradan da anlaşılacağı üzere replika ürün de orjinal bir ürünün özellikle görsellik olarak aynısının yapılmasıdır. Burada görsellik sözü çok önemlidir çünkü replika ürünlerin en önemli özelliği orjinallerine çok fazla benzemesidir. Bazen de orjinalinden ayırt edilemeyecek şekilde yapılırlar. Basit bir örnekle açıklayacak olursak, orjinal bir telefon ile replika bir telefonu dışarıdan bakıldığında ayırt edebilmek neredeyse imkansızdır. Orjinal telefonda kullanılan malzemeler daha kaliteli olmakla beraber, replika ürünlerde bu kalite oldukça düşmektedir. Replika ürünler için daha anlaşılır olması amacıyla sahte veya imitasyon sözlerini de kullanabiliriz. Bazı ülkeler replika ürünler de o kadar ilerlemişlerdir ki internetten orjinal zannederek sipariş ettiğiniz bir ürünün replika olduğu anlayamıyorsunuz. Peki replika ürünleri ayırt etmenin yolları nelerdir bunları inceleyelim.
İlk olarak; ağırlık faktörünü söyleyebiliriz. Orjinal ürün ile replika ürün arasında mutlaka ağırlık farkı vardır. Bu fark elinize aldığınızda hissedebileceğiniz kadar ya da sadece hassas terazilerde ortaya çıkacak bir fark da olabilir. Replika bir ürünü orjinalini satan bir mağazaya götürüp ağırlıklarını kıyaslarsanız; aralarında ki farkı göreceksiniz. Bunun sebebi replikasyon ürünün yapımıyla orjinal ürünün yapımında kullanılan malzemelerin birbirinden farklı olmasıdır.
Üçüncü olarak; fiyat, ürünlerde ilk gözümüze çarpan olaydır. Örneğin orjinal mağazasında 1000 liraya satılan bir ürünü internette araştırdığınızda bu fiyatın bazı sitelerde 150 – 200 liraya kadar düştüğünü görebilirsiniz. Resimlerine baktığınızda orjinal gibi duran bu ürünlerin fiyatı sizi yanıltmasın. Hiç bir orjinal ürünün fiyatı bu denli düşmez. Tabi outlet mağazalarını ve yurtdışından orjinal ürünü düşük bir fiyatta getirip Türkiye’ de satan insanları gözardı edersek.
Dördüncü olarak; online mağazaların etkisini sayabiliriz. Eğer bir ürünü online mağazadan alacaksanız mutlaka güvenilir bir mağazadan almaya özen gösterin. Çünkü büyük online mağazalar müşteri hakları ve memnuniyeti konusunda çalışmalar yapmaktadır. Beğenmediğiniz veya sorun çıkan bir ürünü bilininen online mağazalarda değiştirme ve para iadesi gibi haklarınız var iken bazı online mağazalarında hiç bir hakkınız bulunmamaktadır.Son olarak da ürünün garanti belgesi ve faturasına değinebiliriz. Replika ürünlerin genelinde garanti belgesi ve kullanım kılavuzu fotokopi şeklinde gelmektedir. Tabi bazı firmalar bu olayı da çözmüş durumdadır. Bunların haricinde fatura, bir ürünün olmazsa olmazıdır. Eğer bilerek replika olarak aldığınız bir ürün dahi olsa elinizde fatura olması sizin ileride yaşayabileceğiniz bir sıkıntı olasılığına karşı hakkınızı aramanızda yardımcı olacaktır.
Cilt lekelerinden kurtulmanın 7 yolu!
8 Şubat 2014 Cumartesi
İndüksiyonlu Ocak Nedir? Nasıl Çalışır?
İndüksiyonlu ocaklar, üçüncü nesil mutfak pişirici sistemleridir. Sistemin hızlı çalışmasının sebebi, ocağın kendisinin değil, üzerine konulan kabın ısı kaynağına dönüşmesidir. Yani indüksiyonlu ocağın yüzeyi ısınmaz; üzerlerindeki kap ısınır. Bu sayede ocağın kendisinin elinizi yakma riski yoktur.
Hüma Kuşu Nedir?
Devekuşu Nasıl Bir Hayvandır?
2 ile 4 yaş arasındaki devekuşları cinsel olgunluğa ulaşmıştırlar ve çiftleşmeye hazırdırlar. Çiftleşme sonucu doğan yavrular aylık ortalama 20 ile 25 cm kadar uzamaktadır.
Kaynak: http://www.bilgiustam.com/devekusu-nasil-bir-hayvandir/
Vaşak Kedileri
7 Şubat 2014 Cuma
Salyangoz ve Sümüklü Böcekler Nasıl Canlılardır?
Yaygın Adı: Tatlı su salyangozları, kara salyangozları, kara sümüklüböcekleridir.
Alt sınıf: Akciğerli salyangozlardır.
Tür Sayısı: Yaklaşık 17 bin’dir.
Boyutları: 1 mm ila 17 cm arasıdır.
Utangaçlığı yenmenin yolları
Kibritin İcadı, Barutun İcadı, Kurşun Kalemin İcadı, CD’nin İcadı, DVD’nin İcadı
Kibrit: Kibrit 1809′da icat edildi. Uçlarından biri içinde potasyum klorat bulunan bir karışıma batırılmış küçük bir kükürtlü tahta parçasından ibaretti. Tutuşturmak için yoğun sülfürik aside daldırmak gerekiyordu, yani oldukça zahmetli bir işti. Kullanımı daha basit olan ilk kibrit 1831 yılında, genç bir Fransız öğrencisi olan Charles Sauria tarafından geliştirildi. Sauria bu karışıma, en basit sürtünmeyle alev alıveren beyaz fosfor katmayı akıl etti.
Barut: Ateşli silahlarla mermiyi atmak için kullanılan, güherçile, kükürt ve kömür tozundan meydana gelmiş patlayıcı bir maddedir. Çok eski bir tarihi vardır. M.Ö. 1000 yıllarında, Çinliler, ateşi bir savaş silahı olarak kullanırlardı. Gerek Doğu’da, gerekse Batı’da, alev ve ateşten savaşlarda da yararlanılıyordu. Özellikle Çin ordusunda, dehşet saçan savaş arabaları vardı ki, bunların görevi çömlek ve güllelerin içindeki ateşi düşman ordusuna atmaktı.
Kurşun Kalem: 1790′larda birbirinden habersiz mucitler tarafından Fransa’da veAvusturya’da icat edildi. Kurşun Kalem yapımcıları çok geçmeden, “kurşun’un iki bileşeni grafit ve kilin farklı oranlarda kullanılmasıyla farklı sertlikte kalemler üretilebileceğini buldular.
CD: Televizyonun mucidi aynı zamanda ilk video kaydedicinin de mucididir: 1826′da John Logie Baird gramafonla aynı ilkeyi kullanarak 25 cm. çapındaki balmumu bir diskin üzerine görüntü kaydedebilen bir aygıtın patentini aldı. Philips Electronics firması Philips Lazervision ile diskin üzerine görüntü kaydetme fikrini 46 yıl sonra yeniden icat etti. 1972′de tanıtımını yaptıkları bu aygıt ABD’de 1980′de, Avrupa’da 1982′de piyasaya sürüldü.
DVD: Baird’in diski ile Philips’in Lazervision’ı zamanlarının ötesindeydi. Doğru düşünülmüş icatlardı ama kullanılmaları pek mümkün değildi. Bununla birlikte, disklerdeki ve lazerteknolojilerindeki ilerlemeler 1990′larda Philips, Sony, Matsushita ve Toshiba’nın DVD’yi geliştirmesine öncülük etti. CD ile aynı boyuttaki DVD daha fazla bilgiyi depolayabiliyordu. Bir filmi kaliteli olarak görüntüleyebilecek kadar bilgiyi depolayabilmesi sayesinde görüntü kaydında video kasetlerin yerini aldı.
Termometre Nedir?
Sıvılı termometrelerde, belirli bir sıvı kütlesinin sıcaklığa bağlı olarak genleşmesi gözlenir. Günümüzdeki termometreler üst bölümünde ince bir cam tüp bulunan bir hazneden oluşur; tümünün içi kısmen bir sıvıyla (cıva,alkol vb.) doldurulmuştur. Genellikle “Celsius” taksimatı adı verilen taksimat kullanılır; bu taksimatta erimekte olan buzun sıcaklığı 0 santigrata, kaynamakta olan suyun sıcaklığıysa, 100 santigrata denk düşer; bu iki karşılaştırma noktası arasındaki uzaklık “Celsius” adı verilen 100 eşit bölüme ayrılmıştır. Fahreneit ölçeğinde, 0 santigrata 32 fahreneit, 100 santigratda 212 fahreneide denk düşer. Fahreneid derecesi cinsinden ifade edilen f sıcaklığına dek düşen t sıcaklığı, t=(5/9) (f-32) bağlantısıyle elde edilir. Termometrelerin doldurulmasında çeşitli sıvılar kullanılır; donma noktaları ve kaynama sıcaklıkları bu sıvıların kulllanılabilme sınırlarını belirler. -38,8C’ta kaynayan cıvanın, bu bakımından çok geniş bir kullanım alanı vardır. Bununla birlikte sıcaklığın oldukça düşük olduğu bölgelerde alkol kullanmak yararlıdır. Çok düşük sıcaklıklar için, sıvı hava sıcaklığında donmayan, toluen yada kimi petrol eterleri kullanılır.
Karacaoğlan Kimdir?
Mutlu Olacağım Sandım Ama Olmadı!
Olimpiyat İlkeleri bakın neden doodle oldu!
7 Şubat günü Rusya'da başlayan 2014 Kış Olimpiyatlarının başlamasıyla Google Doodle logosuyla Olimpiyat ilkelerini kullanıcılarına hatırlattı. Olimpiyat İlkeleri ve 2014 Kış Olimpiyatları
6 Şubat 2014 Perşembe
En evlenilmeyecek erkek tipleri
Bilinen anlam ve ölçüler içinde bir evlilik hayali kuruyorsanız, evlenmeyi düşündüğünüz erkeklere bir daha bakın…
1.İşkolikler
İşini seven ve işinde başarılı bir erkekle evlenmeyi kim istemez? Ancak, işini sevmek ve çalışkan olmak ile “işkolik” olmak arasında ciddi bir fark var. Ve bütün kadınlar bunu anlar. Tüm zamanlarını iş ve iş ile ilgili gündem konuları alır. Gecelerin ve haftasonlarının planlamaları bile işi ekseninde olacaktır. Gün boyu ulaşamayacaksınız, toplantılarda olacak, açtığınız telefonların yanıtı genellikle “Şimdi meşgulüm, ben seni ararım” olacaktır.
İlişkide Uzun Mesafe Gerçekleri
Uzun mesafeli ilişki kulağa çok zor gelse de bu durumu avantaja dönüştürmek sizin elinizde!
Uzakta olan, daha kıymetli olur. Çok fazla para harcamadan sadece bir mesaj, mail ve telefonla da onu mutlu edebilirsiniz. Tabi özel günlerde nerede olursanız olun çiçek göndermeyi ihmal etmeyin.
Sık sık görüşmekten kaynaklanan, sıkıntıdan sudan sebeplerle kavga etme rutini sizin ilişkiniz için geçerli olmaz.
Onunla telefonda uzun uzun konuşup, mailleşip geleceğe dair daha ciddi konuları konuşma ve onu yakından tanıma fırsatı bulursunuz.
Hemen her dakika neredesin, ne yapıyorsun kontrolleri ile yalan söylemek zorunda kalmazsınız, günlük rutininizi siz kontrol edersiniz. Ya da şöyle diyelim, yalan söylemek durumunda kalsanız dahi beyaz yalanlarınızın açığa çıkma olasılığı çok azdır.
Ayrılmak da bir o kadar basit! Artık görüşmek istemiyorum dediğiniz noktada müdavim mekanlarınızda karşınıza çıkma olasılığı yok denecek kadar azdır.
Aldatılmaya erkekler nasıl tepki veriyor?
Erkeklere sorduk: Aldatıldığınızı anlarsanız neler olur?
Aldatıldığını öğrenmek bir erkek için çok zor! Hele de bunu kendi gözleriyle görüyorsa… Sessiz kalıp hiçbir şey yapmayabilir, ama emin olabilirsiniz ki bu fırtınadan önceki sessizliktir! Çünkü o sırada hain bir plan bile yapıyor olabilir. Belki de bağırıp çağırır ve sonra da arkasına bile bakmadan çekip gider. Bir daha da yüzünü, eski sevgilisine ömür boyu göstermeyerek onu cezalandırır…
Mehmet, 31 yaşında / Fotoğrafçı
Vurup kırmak hiçbir şeyin çözümü değil çünkü içimdeki acıyı azaltmaz. Beni bu kadar kolay aldatabildikleri için tebrik ederim. Hayatıma kaldığım yerden devam edemem ama dibe vuran bir erkek, bunalımdaki bir kadından daha rahat ayağa kalkar. Yeni bir sayfa açma konusunda kadınlara göre daha cesur olduğumuzu düşünüyorum.
Anıl, 37 yaşında / Halkla İlişkiler Uzmanı
Daha önce başıma böyle bir olay geldi ve ikisiyle de uzun süre konuşmadım. Daha sonra ayrıldıklarını öğrendim ve zaman içinde kızgınlığım azalmaya başladı. Şimdi eski sevgilimle mesafeli bir ilişkim var. Ama tabii ki arkadaşımla bütün bağlarımı kestim. Eğer ikisini tekrar birlikte görürsem, sanırım bu kez kızgınlığım geçmez ve eski sevgilimi de hayatımdan çıkarırım!
Enes, 26 yaşında / İşletmeci
Zararın neresinden dönseniz kardır! Böyle bir şey başıma gelse, soğukkanlı yaklaşıp onlarla hayatımın geri kalanını öldürmediğim için gerçekten çok şanslı olduğumu düşünürüm herhalde. Şimdi sıra olgun bir duruş sergilemekte… Normalde medeni bir hareket konuşmak sayılsa da söz konusu ihanet olunca, bence en medeni hareket bir daha ikisiyle de görüşmemek olur.
Buğra, 33 yaşında / Muhabir
Genelde kadınların kindarlığı meşhur olsa da erkek beyni böyle bir olayı asla unutmaz. Ben de olayı öğrendiğim andan itibaren ikisinden de intikam almaya çalışırım. Bunun için stratejiler geliştiririm ve en uygun zamanı beklerim. İkisinin ayrılması için elimden geleni yaparım. Ama bende bıraktıkları en büyük hasar, herkese karşı duyacağım güvensizlik olur sanırım!
Serdar, 23 yaşında / Reklamcı
Çok büyük hayal kırıklığı yaşarım. Belki uzun bir süre depresif takılırım. Ama duygularıma yenik düşebilirim ve kız arkadaşımı çok seviyorsam, onu affedebilirim gibi geliyor… Fakat arkadaşımla ilişkimi tamamen keserim. Hatta ona, her fırsatta sevgilimle birlikte vakit geçirerek ne kadar iyi bir çift olduğumuzu göstermeye çalışırım.
Cenk, 27 yaşında / Motor Yarışçısı
Deniz, 26 yaşında / Öğretmen
Beni, hiç kimsenin tanımadığı bir yere yerleşirim. Ama en büyük destekçim ailem olacağı için onlardan da uzak kalamam. Bazıları ‘çok seviyorsan affedersin’ diyor ama ben bu şekilde davranamam. Çünkü ileride illa ki bu olayı hatırlamama sebep olacak bir şeylerle karşılaşırım. Ayrıca sevgilimi affetsem, beni bir daha aldatmayacağından asla emin olamayacağım için bu şüpheyle ilişkimi yürütemem.
Koray, 32 yaşında / Mağaza Müdürü
Eğer sevgilim beni en yakın arkadaşımla aldatıyorsa, böyle davranma nedenlerini arar, iki yakınımdan da böyle bir ihanet gördüğüm için ‘herhalde sorun bende’ diye düşünürüm. Bu durumu başkaları gibi rezillik olarak da görmem. Bence bu sadece, ikisinin ayıbı!
Tuğrul, 22 yaşında / Öğrenci
Benim başıma böyle bir olay gelse, ikisini de silip atmak yerine bir tercih yaparım. Kadın nesli tükenmiyor sonuçta ama gerçekten iyi bir dost bulmak zor. Tabii ki sevgilimi silerek arkadaşımla hayatıma devam ederim. Eğer benim affetmeme rağmen, arkadaşımla aramızdaki sorunları aşamazsak, onunla da görüşmeyi keserim.
Ali, 24 yaşında / Öğrenci
2014 dekorasyon trendleri!
Doğallık ve sürdürülebilirlik bu yılın ana eksenini oluşturuyor. İşte 2014 dekorasyon yorumları…
Renk
Renkler konusunda cesur davranma trendi 2014′te de devam ediyor. Başka renklerle kolayca kombine edilebilecek parlak renkler öne çıkıyor. Pembenin her tonuyla bu yıla damgasını vuracağı söylense de çok daha geniş bir kullanım alanı ve çok farklı versiyonları (geçtiğimiz yıl çok kullanılan sıcak safran sarısı ve soğuk neon sarısı gibi) olan sarının yerini alabileceği henüz belirsiz…
Desenler
Son yıllarda önem kazanan geometrik formlar, çizgiler, gelecek yılla birlikte yumuşayarak yerini organik formlara ve hatta çiçekli desenlere bırakıyor.
Yine, yeniden ekose
Bu kış ekose, battaniyeden duvar kâğıdına, halıdan porselen tabaklara kadar her yerde karşımıza çıkacak. Sıcak bir etki için mutfakta bir duvarı kırmızı ekose duvar kâğıdıyla kaplayabilirsiniz.
Doğunun ayak sesleri
Son yıllarda iyice artan etnik desenlere ilgi bu yıl kendisini daha da gösterecek. Artık Hint işi ahşap objeler yerini ipek ikat yastıklara ve kadife örtülere bırakacak.
Siyah ve beyazın grafik etkisi
Daima bir klasik olan siyah-beyaz uyumu, bu kez grafik desenlerde kendini gösteriyor. Tüm zamanların en kontrast ikilisi, göz alıcı desenlerle evinize konuk olacak!
Pastel tonlar
Beyaz eşyadan elektrik düğmelerine kadar her şey şeker kazanına düşmüş gibi! Pastel tonlarındaki rengârenk aksesuvar ve eşyaların dayanılmaz cazibesine kapılacaksınız.
Pembenin önlenemez yükselişi
Modern evlere pop etkisi kazandıracak pembenin hemen tüm tonları, evlere baharı getirecek. Pembeyi genç odası ya da pop-retro etkisindeki bir evde kullanmak zorunda değilsiniz. Evinize uyacak tondaki pembeyi bulup evinize adapte etmekte hiç zorlanmayacaksınız.
Kuş tüyleri her yerde
Melekleri çağrıştıran kuş tüyleri, evinde görkemli ama bir o kadar da sade ve masum bir tarz yaratmak isteyenlerin imdadına koşuyor. Tüy kadar hafif lamba, çerçeve ve duvar süsleri evinize, çabasız bir şıklık ve zahmetsiz bir gösteriş sağlayacak.
Püsküllü bela!
İlk duyduğumda beni biraz ürküten püsküller, yaratıcı tasarımların önünü açıyor. Halı ve yastıkların kenarlarında ve abajur şapkalarında karşımıza çıkan püsküller bir çılgınlık halini alacak gibi görünüyor.